Demircilik

Dünyanın en eski zanaatlardan olan demircilik, Türkler için bir tarafıyla peygamber mesleği, diğer tarafıyla Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan, Ergenekon Destanı’na konu olan bir kültürü de ifade eder. Demircilik, Maraş’ta çok eski tarihlerden başlayıp Roma, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde icra edilmiş bir zanaattır. Osmanlı hükümdarı Yavuz Sultan Selim; Demirciler Çarşısı’nın temelini atmış, Kanuni bu çarşıyı imar edip Marşlılara hediye etmiştir. Ermeni ustalarıyla birlikte Türk ustalarının demir zanaatındaki ustalıkları Maraş’ta bu zanaatın daha da ileri gitmesini sağlamıştır. Maraşlı Ermeniler Zeytin’de (Süleymanlı) demirciliği ve silah yapımını geliştirerek büyük bir atılım yaptı. 20. yüzyıl öncesi demir maden ocakları işletilerek av tüfekleri, pala, bıçak, kama, hançer, kazma, kürek, saban, saç, maşa, nal, gem, yular, zincir, bukağı gibi birçok demir malzeme ve eşya yapılırdı. Bugün birçok evlerin duvarlarını o zamandan kalma av tüfekleri, hançer vb. sanat eşyası süslemektedir.

Maraş’ta demircilik zanaatı genelde Demirciler Çarşısı’nda yapılagelmiştir. Demirciler Çarşısı, Sarayaltı’dan (Dulkadiroğlu Sarayı olduğu için ad buradan geliyor.) başlayıp Tuz Han’a (Döngele İş Merkezi) kadar uzanan yerde kurulu 80 dükkândan oluşan bir çarşıdır.

Sayıları dönem dönem 150’ye kadar çıkmıştır. Bütün bölgede Maraş Demirciler Çarşısı gibi bir yer yoktu. Hangi malzeme veya araç gereç lazımsa üretilirdi. Türkiye’nin her yerine demirden yapılan ürünler gönderilirdi. Doğu, Güneydoğu ve İç Anadolu’nun demir ihtiyacı Maraş Demirciler Çarşısı’ndan karşılanır hatta demirler İran, Irak gibi devletlere de gönderilirdi.

1950 yıllarında Demirciler Çarşısı’nda 25-30 civarında demirci dükkânı vardır. Bir demircide en az 3 kişi çalışır. 1970’te otuz dükkân vardır, her dükkânda 4-5 kişi çalışır. 1975’e kadar Maraş’ta demirden üretilen nesnelerin tümü körüklenmiş kor ateşte ısıtılan demirin örs üstünde çekiçle dövülmesiyle elde edilirdi. Bu gelenek 1985 yılına kadar da kısmen sürmüştür. Günümüze gelince-ye kadar demirci dükkânları bir bir kapandı. 2017 yılı itibarıyla beş demirci dükkânı kalmıştır. Eskiden hemen bütün köylerde varken şimdi kalmamıştır. Dolayısıyla artık bir Demirciler Çarşısı’ndan söz edilemez. 2017 yılında yapılan restorasyonla demirci dükkânları da yeni bir yüze kavuşmuştur.

Eski tarz demirci dükkânları dışında bugün çok sayıda demir doğrama dükkânı mevcut olup Eski Sanayi ve Yeni Sanayi ile şehrin çeşitli yerlerinde bulunmaktadır. Teknolojinin gelişmesiyle el işçiliği ortadan kalktığından günümüzde eski demircilerin yaptıkları birçok ürün artık sanayi ürünü olarak karşımıza çıkmaktadır. Demircilik diğer mesleklerden farklıdır. Demirci kendi araç gereçlerini yaptığı gibi birçok mesleğin de araç gereçlerini yapar. Hiçbir meslekte böyle bir durum söz konusu değildir. Demircilerin kullandığı aletler şunlardır: Kıskaç [balıklı kıskacı (büyük, orta, küçük), büyük oluklu kıskaç, el eğrisi, el kıskacı (büyük, orta, küçük), hakkem kıskacı, kalem kıskacı, küçük oluklu kıskaç, ocak kıskacı, örs kıskacı, çekiç (alt çekici, karşı çekici/yamaç çekici, küçük el çekici, perçim çekici, üst çekiç), çırçır, haraza, hedirek, kepir/baskı, kılavuz, körük, makas (sıcak demir makası), ocak, örs (büyük geniş örs, sava/kuyruklu örs)], sulama teknesi, yargı.

Okumanızı Tavsiye Ediyoruz !  Dokumacılık

Demirciler, önce hazır demir malzeme ya da hurda demirden işine yarayacak olanı seçer. Seçilen demir dükkâna getirilir. Daha sonra ocağa kalorisi yüksek kömürler atılarak yakılır. Alev alması için körük çekilir. Demirciler Çarşısı’nda 1975 yılına kadar deriden yapılmış körükler bulunurken bu tarihten sonra elektrikli üfleme makineleri bunların yerini almıştır. Ocağa atılan demirin aldığı renge göre ulaştığı sıcaklık bilinir. Örneğin sigara ateşi rengi demir tavının 600 C’de, portakal rengi 900 derecede olduğunu gösterir. Demir ocakta işlem göreceği zaman 1600-1800 C⁰ ısıtılır, örsle çekiç arasında demir soğumadan istenen şekil verilir.

Sarımtırak renk beyaza dönüşünce demirin tav derecesi en yükseğe gelmiş demektir. Ocakçı demiri hemen örsün üzerine koyar veya yere atar. Usta kıskaçla kavrar. Örsün üzerinde hazır hâle getirdikten sonra kendi çekici ile vurur. Ocakçı yoksa demirci bir elindeki kıskaçla kor hâlindeki ham demiri tutar, diğer eliyle de çekicini kullanır. Çekiç, açısına ve vuruş şiddetine göre yamaç, üst, alt, üst koltuk, alt koltuk denilen yerlere vurularak demir istenen şekle getirilir. Demirciliğin birinci kuralı demiri tavında dövmektir. Demir dövüldükçe güçlenir, şekil bulur. Demire “su verme” ihtiyacı buradan gelir. Demirin üç çeşit sertleştirme işlemi vardır. Suda sertleştirme, madenî yağda sertleştirme, hava ile sertleştirmedir. Demir tavlanır ve suya götürülmeden ağzına sabun sürülür. Yine ateşe atılır. Sabunun değdiği yerler beyaz olmuştur. O beyaz yere yavaşça su verilir. Suyu çok önemlidir. Fazla verilirse çatlar. Bu yüzden iyi ayarlamak gerekir. Suyunu alan demir usta tarafından eye ile kontrol edilir. Demirciler Çarşısı’nda vaktiyle 500 çeşide ulaşan üretim yapıldığı söylenir. Başta bıçak, kılıç, balta, kalkan, mızrak ucu, gürz gibi silahlar; çeşitli ev aletleri, ocak, kafes, tava, kazan, kilit, hırdavat araç ve gereçleri bunlar arasındadır. Demircilerin ürünleri mevsimlere ve yıllara göre değişmektedir. Kış başlarken 11. ayda balta tarha yapılır, tamir edilirdi. Ona göre işçilik değişirdi. Mart-nisan gibi orak, saban; mayıs gibi de kazma yapılırdı.

Okumanızı Tavsiye Ediyoruz !  Dokumacılık

Demirciler genellikle tarha, tırmık, kebap şişi, nacak, orak (büyük-küçük), çift ve saban demiri, el keseri, et keseri, bel küreği, çekiç (yapıcı taş), üzengi, at gemi, buzağı ve köpek gemi, at üzengileri, tarha (kavak kabuğu oymak için) nacak, tırpan, çapa kazması, keser, çekiç, balyoz, saban demiri, kilit, pulluk, tarha, kazma, yaba demiri, nal, nal çivisi, çan, murç, kapı kilidi, kapı tokmağı, kapı çengeli gibi nesneler yaparlardı.

Maraş’ta yakın geçmişte bu mesleği icra etmiş kişilerden ismini tespit edilen kişiler şunlardır:

Ahmet Damataşı, Ahmet Kökcü, Ali Nacar, Ali Zekeriya Karcılar, Ceritlioğlu (?), Derviş Sabancı, Derviş Usta (?), Durdu Kökcü, Durmuş Karcılar, Faysal Ciğeroğlu, Hacı Ali Kaz-macı, Halil Sabancı, Halil Usta (?), Hüseyin Güneysi, İsmail Kazmacı, Kazım Sarıyıldız, Keklikçi Durdu (Demirkama), Köse’nin Oğlu (?), Lala Ahmet (Kazmacı), Mehmet Ali Külek-çi, Mehmet Çetindağlı, Mehmet Çintkaya, Mehmet Demirkama, Mustafa (?), Mustafa Damataşı, Oktay Sarısümbül, Ökkeş Da-mataşı, Ramazan Esenceli, Ra-mazan Öçalan, Sadettin Duru-lar, Topalak Mehmet Usta (?), Veli Zabun, Veysel Usta, Yalçın Sarısümbül.

KAYNAKÇA:

M. S. BİLGİN-E. YILDIR-İ. ERŞA-HİN-C. POLAT, Kahramanmaraş’ta Kaybolmaya Yüz Tutmuş Yöresel El Sanatları Üzerine Kapsamlı Bir Araştırma,Kahramanmaraş 2013.

Mahmut GÜVEN, Kahramanmaraş’ın Kültürel Hayatında Sanat Zanaat ve Meslekler, KSÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Kahramanmaraş 2017.

Ahmet KÖKCÜ, Ejder BİBER, İsmail KAZMACI, Ökkeş DAMATAŞI ile yapılan kişisel görüşmeler.

Yaşar ALPARSLAN-Cavit POLAT, Eski Maraş’ta Demircilik ve Demirciliğe Bağlı Sanatlar, Kahramanmaraş 2014, s. 160.

Yorumlar

Yorum yapmak ister misin?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kenar Çubuğu